Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ve Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) işbirliğiyle Yapay Zeka Doruğu gerçekleştirildi.
İzQ İnovasyon Merkezi’nde, “Dönüştüren Güç” temasıyla düzenlenen dorukta, yapay zeka teknolojilerinin geldiği nokta, gelecek kestirimleri, dertler ve Türkiye’nin yapay zekadaki yol haritası tartışıldı.
TÜSİAD Silikon Vadisi Ağı Lideri ve Global Teknoloji Lideri Ayşegül İldeniz, zirvede yaptığı konuşmada, yapay zeka araştırmalarının makul merkezlerde hudutlu kalmasının büyük bir tehdit oluşturduğunu ve Türkiye’nin bu alanda süratli yol alabilmesi için genç nüfusun cesaretlendirilmesi gerektiğini söyledi.
İldeniz, yapay zeka çalışmalarında son periyotta robotlar ve biyoteknoloji konusundaki eğilimlerin heyecan verici olduğunu belirtti.
Zor ve kompleks işleri yapabilecek, gören ve anlayan sensörlere sahip robotların insan hayatına yakın bir vakitte gireceğini aktaran İldeniz, biyoteknoloji konusunda da neredeyse genetik yapıya müdahale edilebilecek noktaya gelindiğini, hastalıkların tahlilinde süratli yol alındığını tabir etti.
İldeniz, yapay zekayla ilgili tüm tasalara karşın dünyada bu teknolojiyi bir an evvel öğrenip uygulama isteğinin de bulunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Çok endişeleniyor herkes fakat bence heyecan, kaygının üstüne çıktı ve çok süratli bir koşu var şu anda. ‘Sprint maraton’ diyorum ben buna. Lakin iki dakika durup aslında bunun etik çerçevesini ve ömrümüze nasıl entegre edeceğimiz bahislerini da konuşmamız gerekiyor toplumlar olarak. Bir telaş var fakat gereğince tartışıldığını düşünmüyorum.”
Yapay zeka alanındaki yarışta, yatırımların muhakkak ülkelerde toplanmasının çeşitli tehlikeleri de beraberinde getirdiğinin altını çizen İldeniz, şu anda araştırma laboratuvarlarının dünyanın makul yerlerine dağıldığını söyledi.
İldeniz, “Çin’de önemli bir yapılanma var. Amerika’nın birtakım kıyılarında, Avrupa’da birkaç kentte bir gelişim var. Şimdi yaygın değil. Bir an evvel bizim de dahil olduğumuz ülkelerde yaygınlaşması gerekiyor. Evvelden ‘dijital uçurum’ diye bir terim kullanırdık. Neredeyse ona geri döndüğümüz günler gelebilir. Bu da tehlikeli bir şey.” diye konuştu.
Üniversiteler ve büyük şirketlerin yapay zeka adaptasyonu konusuna ağırlaşması gerektiğinin altını çizen İldeniz, gençleri de bu alanda teşebbüs yapmaya davet etti.
Türkiye’de gençlerin bu teknolojiyi uygulama konusunda çok güzel olduğunu lisana getiren İldeniz, şöyle devam etti:
“Ama ne işe yarayabileceğini ve mantığını benimsemeleri, mümkünse de yaratmayı düşünmeye başlamaları gerekiyor. Ben nasıl üretebilirim? Yaratmak istediğim teşebbüs için ne faydası olabilir? Çok gerçek bir vakit. Yani bundan daha uygun bir vakit olmamıştı. Orijinal bir gereç var elimizde. Onunla yeni teşebbüsler yapmak için çok hoş bir vakit. Gençleri yüreklendirmemiz gerekiyor.”
“Çalışanların yüzde 55’i etkilenecek”
Türkiye Yapay Zeka Platformu Eşbaşkanı Prof. Dr. Altan Çakır da yapay zekanın istihdam piyasasına tesirleri konusunda TÜİK datalarını baz alarak yaptıkları çalışma sonucu, 31 milyon çalışanın yüzde 4’ünün yapay zeka nedeniyle işini büsbütün kaybedeceğinin kestirim edildiğini, bunun genel sayılar ortasında risk teşkil edecek bir iş kaybı olmadığını vurguladı.
Türkiye’de yapay zekadan çalışların yüzde 55’inin etkileneceğine işaret eden Çakır, kelamlarına şöyle devam etti:
“31 milyon çalışanın yaklaşık 17 milyonu yapay zeka ve bununla bağlı bütün işlerden direkt etkilenecek. Etkilenmekten kastettiğimiz ya işlerini daha âlâ bir yere taşıyacaklar ya da gerileyecekler. Yüzde 41, yani 10 milyon çalışan da yakın vakitte, direkt etkilenmeyecek kısım. Mesela hasta bakıcılığı üzere işlerde büyük bir kayıp beklenmiyorken ofis asistanları, veri analistler ve yazılım mühendisliği üzere işlerde değerli bir teknolojik değişiminin olduğunu fark ediyoruz. Yüzde 55’lik bu kısmın içine girecek olursak 6 milyonu bayan, 11 milyonu erkek. Bu kümelerin içerisinde yer alan insanların bir an evvel yeni teknolojileri öğrenerek kendilerini yeni yapıya hakikat dönüştürmeleri gerekiyor.”
Gençlerin yapay zeka konusunda uygulamalara tartı vermesi gerektiğini, bu mevzudaki teşebbüslere dayanak verebilecek 450’ye yakın yatırım fonunun bulunduğunu aktaran Çakır, aslında mevzunun para olmadığını, bu işe baş koyacak, vakit ayıracak, koşacak gençlerin bir ortaya gelmesi olduğunu dile getirdi.
EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı da yapay zeka konusunda Türkiye’nin geride kalma lüksünün bulunmadığını belirterek, “Gençler olarak İzmir’de bir yapay zeka ekosistemi kurmak niyetindeyiz. Burada ‘Yapay Zeka Merkezi’ heyetimi çalışmamız devam ediyor. Akdeniz havzasında İzmir’in yapay zeka konusunda başı çekmesini hedefliyoruz.” diye konuştu.
ESİAD Başkanı Sibel Zorlu da yapay zekanın Türk şirketlerine fırsat penceresi açtığını, bunu kıymetlendirmek üzere şirketlerin dönüşümüne takviye olduklarını vurgulayarak, İzmir’de ekosistem kurulması konusunda bir vizyon olduğunu ve kamudan özel dala, üniversitelerden şirketlere kadar bu vizyonu gördüklerini aktardı.
